Yaşanan travmatik olay sonrası en sık gözlenen psikolojik rahatsızlıkların başında akut stres bozukluğu geliyor. Travmatik olaya doğrudan maruz kalmak, tanık olmak, sevdiklerinin travmatik bir olay yaşadığını öğrenmek akut stres bozukluğunun gözlenmesinde etkilidir. Kimilerinde deprem olayını takip eden dakikalar içerisinde belirtileri gözlenirken kimilerinde akut stres bozukluğu saatler hatta günler sonra kendini belli eder. Travma sonrası stres bozukluğu ile yakından ilişkili olarak öne çıkan akut stres bozukluğu, depremden sonraki otuz günlük süreyi kapsar.
Kendine ait özgül semptomlara ait olan akut stres bozukluğu, anormal bir yaşam olayına verilen normal tepki olarak nitelendirilir. Travmatik olayın hemen ardından gözlenen akut stres bozukluğu ani ve kısa süreli olarak ortaya çıkar. Afetin boyutuna ve kişiye göre değişkenlik gösteren akut stres bozukluğu için risk faktörleri arasında daha önce travmatik bir öykü yaşamış olmak, aile içi şiddet yaşamak, başka bir psikopatolojiye sahip olmak bulunur. Akut stres bozukluğunun görülme riski erkeklere göre kadınlarda daha fazladır.
Bazı afetzedelerde akut stres bozukluğu semptomlarının tümü birden görülürken kimisinde yalnızca birkaç belirti gözlenebilir. Bu farklılığın temel sebebi, kişilerarası farklılıktır. Akut stres bozukluğunun öne çıkan belirtileri şu şekildedir:
Yaşanan deprem sonrası bireyin en ufak bir sarsıntıda irkilmesi ve daima tetikte beklemesi aşırı uyarılma haline örnek olarak verilebilir. Uyku ve yeme bozuklukları, uyarılma halinin bir sonucu olarak gözlenebilir. Uyarılmışlık hali, stres faktörüne karşı gösterilen en hızlı ve otomatik tepkidir. İrritabilite ve impulsivite aşırı uyarılma halinin önde gelen tepkileri arasında yer alır.
Travmatik olayın tekrar tekrar yaşanması, akut stres bozukluğu belirtileri arasında yer alır. Flashbackler ve rüyalar yoluyla travmatize olan birey daima deprem anını hayal ederek rahatsızlık hissini artırır.
Akut stres bozukluğunda en sık gözlenen semptomlardan biri olan kaçınma, bireyin rutin işlerinde aksamaya sebep olur. Dış dünya ile sağlanan ilişkide gerginlik, kalıp tepkiler nedeniyle mesafe konulmasıdır. Birey dış dünyayla sağlıklı bir bağlantı kuramaz ve kendini geri çekme davranışları sergiler.
Yaşanan travma ile birlikte gözlenen akut stres bozukluğuna korku, endişe, depresyon belirtileri de eşlik edebilir. Komorbidite olarak isimlendirilen bu çoklu tanılarda, bireyin duygu-düşünce-davranış örüntüsünde birtakım tahribatlar gözlenir. Depremden sonraki 30 gün içinde semptomların giderek azalarak yok olması beklenir. Eğer belirtiler 30 günün sonunda devam ediyorsa stres bozukluğu akut özellikleri taşımaz ve kronik boyuta ulaşır. Kronikleşen stres hali ise travma sonrası stres bozukluğu olarak isimlendirilir. Akut stres bozukluğunda yer alan belirtilerin tümünü taşıyan TSSB, daha uzun bir süreci kapsadığından kronik özelliklere sahiptir. Akut stres bozukluğunun kronik boyuta taşınmasını engelleyen en önemli faktör, erken müdahaledir. Afet sonrası gerçekleştirilen psikolojik ilk yardım ve fiziksel ihtiyaçların eksiksiz bir şekilde giderilmesi erken müdahalede kilit role sahiptir. Akut stres bozukluğunun tedavisi, alanında uzman ruh sağlığı profesyonelleri tarafından gerçekleştirilir. Bu noktada;